KAVRAMLAR
Yönetişim
Yönetişim, tüm vatandaşların yaşam kalitesinin iyileşmesini ve bunun sürdürülebilirliğini sağlayan bir kültürdür1. Kurumların karar süreçlerini ve alınan kararların uygulanmasında vatandaş odaklı yönlendirilmesini ve denetimini kapsar. Yönetişim kurumun;
- bugün ve gelecekte hangi hedeflere ulaşacağı konusunda kararlar alarak yön göstermesi,
- bu kararların kurum değerleri ve önerilen yön ile uyumunun denetlenmesidir.
Yönetim ise tanımlanmış yetkiler ve çizilmiş olan yön doğrultusunda çalışmaların kurum değerleri ile uyumlu olarak yürütülmesidir.
İyi Yönetişim
İyi yönetişim esas olarak güven kavramına dayanır. Kurumların başarısı ve fayda yaratması ancak paydaşların kuruma güven duyması ile sağlanabilir. Bu durum aynı zamanda başkalarının kaynaklarını kullanabilmek ve ortak kaynaklara erişebilmek için de önemlidir. İyi yönetişim kültürü tutarlılık, sorumluluk ve duyarlılık, hesap verebilirlik, adillik ve kapsayıcılık, şeffaflık, etkililik ve verimlilik ile temsil ve katılım ilkeleriyle şekillenir.
Böyle bir kültürün benimsenmesi kurumların yönetim süreçlerinde;
- İlgili tüm paydaşların ihtiyaç ve taleplerinin adil ve kapsayıcı bir yaklaşım ile değerlendirmesi,
- Kaynakların tahsisinde ve kararların verilmesinde sorumlu, adil ve katılımcı olunması,
- Alınan kararların nedenleri, beklenen etkileri ve kararlar uygulandıktan sonra ortaya çıkan sonuçların şeffaf ve veriye dayalı şekilde, tüm paydaşlar tarafından anlaşılır biçimde paylaşılması,
- Karar ve faaliyetler ile ilgili tüm süreç ve sonuçlara dair kamuoyuna hesap verilmesi,
- Karar alma süreçlerinin etkililik ve verimliliğinin ölçülmesi ve değerlendirilmesi,
- Paydaşlarla anlamlı bir etkileşim kurulması ve iş birliği sağlanması,
- Kurumsal öğrenme ve sürekli gelişime açık olunması,
- Kurumsal işleyişte entegre (bütünsel) ve tutarlı bir anlayışın geliştirilmesi anlamına gelir.
İyi Yönetişim İlkeleri
Tutarlılık: Plan, hedef, karar ve faaliyetlerin hem birbiri ile hem de zaman içinde uyumlu olmasını ifade eder. Aynı zamanda kurum içi paydaşlar, diğer alt ve üst yönetimler, ulusal ölçekteki plan ve hedefler ile uluslararası vizyon ve yol haritaları ile uyum ve eş güdüm sağlanması anlamına gelir. Bu uyum, kurumun kendi gelişimini izlemesini, gelişim alanlarını tespit ederek gerekli iyileştirmelerin yapmasını ve gelecekteki karar ve faaliyetlerinin tüm paydaşların gözünde öngörülebilirliğini mümkün kılar.
Sorumluluk ve Duyarlılık: Kurumların karar alırken, kaynak tahsis ederken ve faaliyetlerini yürütürken tüm paydaşların, yaşanan çevrenin ve gelecek nesillerin menfaat ve beklentilerini dikkate almasını ifade eder. Böylece farklı sosyal grupların ihtiyaç ve taleplerine etkin ve zamanında cevap verilirken, üretilen değer ve faydanın sürdürülebilirliği sağlanır.
Hesap Verebilirlik: Kamu kaynaklarının vatandaşlara ve hukuka karşı sorumlu bir şekilde kullanılmasını ifade eder. Karar vericilerin verdikleri kararlar ile kaynakları nasıl kullandıklarına dair kamuoyu ve diğer paydaşlara doğru ve eksiksiz bilgi vermesini gerektirir. Faaliyetlerin hem vatandaşların ihtiyaçlarına cevap vermesi hem de mevzuata uygunluğu açısından değerlendirilmesine yönelik denge ve denetleme mekanizmaları ile sağlanır.
Adillik ve Kapsayıcılık: Kaynakların kullanılmasında, kararların alınmasında ve kararların uygulanmasında farklı sosyal gruplara yönelik ihtiyaç ve taleplerin dikkate alınmasını ifade eder. Böylece sunulan hizmetler ile tüm gruplara ihtiyaçları doğrultusunda ve dengeli bir şekilde fayda sağlanır. Vatandaşlar ile kurumlar arasındaki güven oluşur.
Şeffaflık: Tüm karar süreçleri, bunların uygulanması, kaynakların kullanılması ve ortaya çıkan etkiler ile ilgili anlaşılır, doğru ve eksiksiz bilginin kamuoyu ve tüm paydaşların erişimine açık olmasını ifade eder. Böylece kurumları izleme ve değerlendirme imkânı yaratır. Hesap verebilirliğin ve vatandaşlar ile kurumlar arasında güvene dayanan bir ilişki kurulmasının ön koşuludur.
Etkililik ve Verimlilik: Mümkün olan en az kaynak ile amaçlanan ve mümkün olan en fazla etkiyi yaratmayı hedefler. Bu hedefin gerçekleşmesi kararın hayata geçirilmesi aşamasında beklenen etkinin oluştuğu ve çalışmanın öngörülen kaynak ve süre içerisinde gerçekleştirildiği anlamını taşır.
Temsil ve Katılım: Tüm planlama ve karar alma süreçlerinde vatandaşlar ve sivil toplum başta olmak üzere tüm paydaşların anlamlı bir şekilde yer almasını ifade eder. Dolayısıyla gündemin belirlenmesinden uygulama ve sonuçların değerlendirilmesine kadar bütün süreçlerde paydaşların haberdar olması, ilgili bilgiye erişiminin olması, etki yaratabilmesi ve bu süreçlere katkı sağlayabilmesi anlamına gelir. Katılım süreci karar vericilerin farklı fikirleri değerlendirerek eldeki bilgi, imkanlar ve belirlenmiş olan politika hedefleri çerçevesinde en etkin kararı almasına yardımcı olur. Anlamlı katılım:
- Katılımı sağlanan tüm paydaşların katılım öncesi konu ile ilgili bilgilendirilmesini,
- Katılım sürecinin etkileşim yoluyla (çift taraflı bilgi akışı) yürütülmesini,
- Kararların hangi görüşler ve nedenler doğrultusunda alındığı konusunda paydaşlar ile bilgi paylaşılmasını,
- Süreç hayata geçtikten sonra istenilen etkiye ulaşılıp ulaşılmadığına dair bilgilendirme yapılmasını,
- Katılım mekanizmalarının süreç boyunca düzenli olarak işletilmesini ve gelişim için önerilerin alınmasını ifade eder.
Katılımcılık, seçilmiş karar yetkisinin paydaşlara devredilmesi değil tam tersi paydaşların görüşleri alınarak fikir zenginliğinin yaratılması ve karar kalitesinin bu yolla artırılmasıdır.
Süreçler
İyi yönetişim kültürü belirli ilkelerin farklı yönetim süreçlerinde hayata geçirilmesi ile sağlanabilir.
Gündem Belirleme ve Karar Alma: Herhangi bir konunun, talep ya da ihtiyacın karar vericilerin gündemine alındığı ve ilgili kararların verildiği süreçleri ifade eder.
Kaynak Kullanma: Yönetim sürecinin herhangi bir aşamasında (bir konunun gündeme alınması, bir hizmetin sunulması, sonuçların değerlendirilmesi, iyileştirmeye yönelik adımların atılması vb.) kaynakların oluşturulması, tahsis edilmesi ve kullanılması süreçlerini ifade eder.
Hizmet Sunma: Herhangi bir konuda faaliyetler yürütülmesi, yatırımlar yapılması ya da farklı gruplara yönelik hizmetlerin sağlanması süreçlerini ifade eder.
Kurumsal İşleyiş: Kurumsal yapı, kapasite, işleyiş ve iş yapış şekilleri ile bunların değerlendirilmesi ve güçlendirilmesini kapsayan süreçleri ifade eder.
Öğrenme Döngüsü
Kurumsal öğrenme, kurumların kapasite, işleyiş ve hedeflerine yönelik olarak bilgi, tecrübe ve performansının elde edilen deneyimler kullanılarak geliştirilmesini ifade eder. Kurumların bütünsel ve veri temelli bir yaklaşım geliştirmeleri ile kapasite ve performanslarını ölçmeleri, kıyaslamaları ve gelişime yönelik karar alıp kaynak tahsis etmeleri sağlanır. Böylece kurumlar değişen koşullara ve olası risklere hazırlıklı hale gelirken, ürettikleri fayda ve bunun kapsayıcılığı artar. Kurumsal dayanıklılığı artırır.
İyi yönetişim kültürü ve uygulamalarının kurumsal öğrenmenin bir parçası olması, süreklilik gösteren bir öğrenme döngüsünün üç farklı basamağı ile mümkündür.
Yapı ve Yön: İyi yönetişim ilkesinin hayata geçmesi için kurulmuş ya da kurulması planlanan yapı ya da yapısal çerçeveleri ifade eder. Kurumsal işleyiş, bu yapılan tayin ettiği yön ve hedefler doğrultusunda ilerler.
Uygulama: İyi yönetişim kültürünü ve ilgili ilkeleri hayata geçiren her türlü faaliyeti ifade eder. Etik komisyon toplantılarının yapılması ve burada alınan kararların hayata geçirilmesi ya da planlanmış hizmetlerin sunulması örnek olarak verilebilir.
Ölçme ve Değerlendirme: Kurumun karar alma ve uygulamada, hizmet sunumunda ve kaynak kullanımında kalitenin artması ve iyi yönetişimin sağlanmasına yönelik veri toplama, raporlama, inceleme süreçleri ile ilgili ölçme ve değerlendirme faaliyetlerini ifade eder. Bunlar gündemin ve hedeflerin belirlenmesinden uygulama ile etki ve sonuçların değerlendirilmesine kadar her aşamada gerçekleşebilir.
1 Yılmaz Argüden, Keys to Governance (London: Palgrave Macmillan, 2011), xi.